Dünyaya gelen her 59 çocuktan birinde Otizm spektrum bozukluğu bulunuyor. Hastalığın erkek çocuklarda görülme oranı kız çocuklardan 5 kat daha fazla. Otizm tanısı konulan çocukların yaklaşık yarısında zeka geriliği de tespit ediliyor. Otizmli çocukların özel bir eğitime ihtiyacı var. Bu ihtiyaca dikkat çekmek ve otizm hastalarının hayatını kolaylaştırmak için 2 Nisan tarihi Dünya Otizm Farkındalık Günü ilan edildi.
Otizm Nedir? Nasıl Fark Edilir?
Otizm, doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk üç yılında fark edilen karmaşık bir gelişimsel farklılıktır. Otizmin, beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Çocuğun çevresi ile yeterli sosyal ilişkiler kuramaması, dil-iletişim alanında belirgin gelişimsel sorunlar göstermesi ve takıntılı davranış biçimlerine sahip olması ile tanımlanır.
Otizmin Nedeni Nedir?
Otizmin nedeni günümüzde hala bilinmemektedir. Ancak genetik, çevresel ve ailesel etkenlerin etkili olduğu düşünülmektedir.
Otizmin Belirtileri Nelerdir?
Otizmin başlıca belirtileri;
· Başkalarıyla göz teması kurmamak,
· İsmi söylendiğinde bakmamak,
· Çocuğunuzun parmağıyla istediği şeyi gösterememesi,
· Dönen nesnelere karşı aşırı ilgi duymak,
· Sallanmak, çırpınmak, parmak ucunda yürümek gibi hareketlere sahip olmak,
· Yaşıtlarının oyunlarına ilgi duymama,
· Takıntılı davranışlar sergileme,
· Konuşmada gerilik,
· Belirtilerden bir ya da birkaçı gözlemleniyorsa hemen bir çocuk ergen psikiyatristine başvurulmalıdır.
Dünyada ve Türkiye’de Otizm Oranları Nasıl Seyretmektedir?
Dünyada otizmin görülme sıklığı 59’da 1’dir. Dolayısıyla, ülkemizde de her 59 çocuktan 1’inin otizmden etkilendiği düşünülmektedir. Ayrıca, otizmin erkek çocuklarındaki yaygınlığı, kızlardan 5 kat fazladır.
Otizmin görülme sıklığı günümüzde çok büyük bir hızla artmaktadır. 1985 yılında her 2.500 çocuktan birine konan otizm tanısı, 2001 yılında 250, 2013 yılında ise 88 çocuktan birine denk gelirken, günümüzde doğan her 59 çocuktan 1’i otizmli olarak dünyaya gelmektedir. Dünyada her 20 dakika da bir çocuk otizm tanısı almaktadır.
Ülkemizde, 0-19 yaş grubu arasında yaklaşık 434.010 otizmli çocuk ve gencimizin 30.050’si okullaşabilmiş ve eğitime ulaşabilmiştir. Nüfusa dağılımına baktığımızda ülkemizde yaklaşık 1.387.580 otizmli birey olduğu ve bu durumdan etkilenen 5.550.320 aile ferdi bulunduğu tahmin edilmektedir.
Otizm Tanısı Alan Ailelere Tavsiyelerimiz Nelerdir?
Ailelere ilk önerimiz, çocuklarında gelişimsel bir farklılık gördükleri anda profesyonel yardım almaları, onu bir Çocuk Psikiyatristine götürmeleri gerekmektedir. Otizmin belirtileri en erken yaşamın ilk 6. ayında fark edilebilir. Aileler başkalarıyla göz teması kurmamak, gözlerin bir yere takılıp kalması, ismi söylendiğinde bakmamak, sözleri tekrarlamak, parmağıyla ile istediği şeyi gösterememek, akranlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermemek, sallanmak, çırpınmak, parmak ucunda yürümek, dönen nesnelere karşı aşırı ilgi ve takıntılı davranışlar gibi belirtilerden bir ya da birkaçını çocuklarında gözlemliyorsa bu belirtileri görmezden gelmeyerek, hemen Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanına başvurmaları gerekmektedir. Teşhis konulduktan sonraki süreçle ilgili en önemli önerimiz otizmin yaşam boyu devam eden bir süreç olduğunu daima hatırlamaları. Bir anda her şeyin düzeleceği düşüncesi çok gerçekçi değil. Otizmli çocuğu olan aileler yaşam boyu çocuklarını düzenli olarak psikiyatriste götürmelidir. Fakat doktor sürecinden de maksimum şekilde faydalanmak için çocuklarını sürekli gözlemleyerek notlar tutmalı ve bu notları doktorla paylaşmalıdır.
Otizmin tek tedavisinin sürekli, yoğun ve özel eğitim olduğu unutmamalı. Alternatif yöntemlere başvurmak yerine çocuklarımızı özel eğitimle iyileştirmenin yollarını aramak, umut ettiğimiz gelecekleri için en doğru karar olacaktır.