Kanserin, kalıtımsal faktörler yanında sigara, çevre kirliliği, yanlış beslenme gibi çevresel faktörlerin etkisinde oluştuğu bilinmektedir. Epidemiyolojik ve deneysel çalışmalar beslenme ve kanser arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır. Besinler bir yandan kanser yapıcı, diğer yandan kanser önleyici maddeleri içerirler. Ayrıca, besinlere uygulanan pişirme ve saklama işlemleri ile de zararlı maddeler oluşabilir. Bununla beraber, belirli besinler, uygun pişirme yöntemleri ve sağlıklı beslenme alışkanlığı ile zararlı kimyasal maddelerin vücutta kanser yapıcı etkilerini önleyebilirler.
Kanserden Korunmak İçin Beslenme Önerileri
- Sağlıklı vücut ağırlığını korunmalı, günlük enerji alımı ve harcanmasını dengelenmelidir.
- Yeterli ve dengeli beslenmeli, öğünlerde 5 besin grubundan yiyeceklerin yer aldığı dengeli menüler hazırlanmalıdır.
- Kanser önleyici maddelerden olan sebze meyveler günde en az 5 porsiyon kadar tüketilmeli. Bunun en az 2 porsiyonu yeşil yapraklı sebzeler olmalıdır. Sebzelere soframızda bol yer vermeli, sarımsak, soğan, nane, maydanoz gibi lezzet vericileri yeşil salatalara eklemeliyiz.
Örneğin; 1 porsiyon meyve =1orta boy elma veya 1 orta boy portakal veya 1 büyük boy mandalina
1 porsiyon sebze = 4-5 yemek kaşığı sebze yemeği veya 1 kase salata
- Lifçe yüksek gıdalar tüketilmelidir. Haftada en az 2 porsiyon kurubaklagil (kurufasulye,nohut, mercimek vb.) tüketilmelidir. Kurubaklagillerin haşlama suları dökülmemelidir. Kabuklu yenilebilen meyveler kabuğuyla birlikte tüketilmelidir.
- Selenyum ve E vitamininden zengin, kanserden koruyucu olan posalı besinlerin ( Tam buğday, kepekli, çavdarlı, yulaflı ekmek, bulgur ve yarma vs.) tüketilmesine özen gösterilmelidir.
- Rafine tahıllar ve saf şeker yerine tam taneli tahıllar tercih edilmelidir. Rafine şekerden gelen enerji günlük enerjinin % 10 u geçmemelidir.
- Tuzlanmış, tütsülenmiş, nitrit ve nitrat ve daha başka kimyasal maddeler eklenerek işlenmiş gıdaların aşırı tüketiminden kaçınılmalıdır. Günlük tuz alımının 5 gramın üzerine çıkmamasına dikkat edelim.
- Özellikle yağ içeriği yüksek ve işlenmiş kırmızı et tüketimi sınırlandırılmalıdır. Kırmızı et yerine balık, tavuk, kuru baklagiller tercih edilmelidir.
- Yağ alımının azaltılması için yemekler az yağla pişirilmeli, et yemekleri yağ eklenmeden kendi yağları ile pişirilmeli, kızartma, kavurma gibi pişirme yöntemleri yerine haşlama, ızgara, fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir. Doğrudan açık ateş üzeri tutulmamalı, en az 10-15 cm uzaktan pişirilmelidir. Barbekülerde odun kömürünün kullanılması ve ısı kaynağı üzerine yağ damlamasını önleyen özel grillerin yapılması kanserojenik madde oluşumunu azaltabilir.
- İdeal vücut ağırlığı korunmalıdır.
- Alkol tüketiminden kaçınılmalıdır.
Kanserden Korunmak İçin Fiziksel Aktivite Önerileri
Dünya üzerindeki kanser olgularının %25’inin sedanter yaşam tarzı ve aşırı kilodan kaynaklandığı bilinmektedir. Güncel çalışmalar kanserden korunma ve tedavi süreçlerinde aşırı kilo ve inaktivitenin önlenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Kanser; çevresel ve genetik birçok biyolojik mekanizmanın birbirini etkilediği karmaşık bir etkileşim içerisinde gelişir. Enerji metabolizması, cinsiyet hormonlarının seviyesi, insülin direnci, prostoglandinler, leptin, reaktif protein ve immun fonksiyonlar vb. etkenler fiziksel aktiviteyi etkileyen biyolojik mekanizmalar olarak tanımlanmaktadır.
Kanserli Bireylerde Fiziksel Aktivitenin Etkileri: Fiziksel aktivite kanser gelişimini birçok biyolojik mekanizma üzerinden etkilemektedir. Bu mekanizmaların etkileri aşağıdaki gibidir;
1. Hücre düzeyinde (hücre çoğalması) etkileri: Fiziksel aktivite DNA onarımını sağlar ve hücrenin normal gelişimini sürdürmesini sağlar. Bunun en iyi örneklerinden birisi intestinal epiteldir.
2. Hormonlar üzerinde etkileri: Fiziksel aktivite kadınlarda en çok seks hormonları üzerindeki etkisiyle kanser riskini azaltmaktadır. Düzenli aktivite östrojen düzeyini düşürerek mensturasyonun başlama yaşını geciktirir, menstruel siklusta hormonal döngüyü değiştirir, menopoz sonrası östrojeni azaltır. Erkeklerde ise prostat kanserinde rol oynayan testosteron düzeylerini düşürmektedir. IGF-1 (insülin like growth faktör), insulin ve insulin duyarlılığı da fiziksel aktiviteden etkilenen ve farklı kanser çeşitleri için risk oluşturan etkenlerdir. İnsülin; kolon, meme, uterus, prostat, pankreas ve mide gibi pek çok farklı kanser ile ilişkilidir.
3. Organ işlevleri üzerindeki etkileri: Fiziksel aktivite besinlerin barsak pasajını yavaşlatır, kolonda hücre proliferasyonunu azaltır ve safra tuzlarının sekresyonunu etkiler. Ayrıca aktivite akciğer kapasitesini geliştirerek karsinojenik etkenlerle temas süresini kısaltır.
4. İmmün sistem üzerindeki etkileri: İmmun sistemin kanser oluşumu üzerindeki etkisi tam olarak açıklanamamakla birlikte tedavi ve hastalığa bağlı sitokin değişikliklerinin etkili olduğu bazı çalışmalarda gösterilmiştir. Fiziksel aktivite immun sistemde bazı komponentlerin artmasını sağlayarak güçlenmeye neden olur. Yine de fiziksel aktivite ve kanserin immun sistem üzerinden etkileşimi konusunda kesin bulgular yoktur.
Bu bilgiden hareketle yapılan çalışmalar; fiziksel aktivitenin başta meme ve kolon kanseri riskini düşürdüğüne dair güçlü kanıtlar sunmaktadır. Örneğin günde 210-420 dakikalık orta-yoğun şiddette yapılan aktivitenin meme kanseri için koruyucu etkisinin yanında, aktivitenin süresi arttıkça kanser riskini azalttığı gösterilmiştir. Aynı çalışma haftada 150 dk. süre ile yapılan aktivitenin belirgin bir koruma etkisinin olmadığını göstermiş, böylece belli bir süre ve yoğunlukta yapılan fiziksel aktivitenin kansere karşı koruyucu olabildiği ortaya konmuştur. Bu kadar güçlü olmasa da akciğer kanseri ve kadınlarda endometrium kanseri riskinin de düzenli egzersiz ile azaldığına dair bulgular vardır. Yine kanser hastalarında düzenli aktivitenin yaşam kalitesini, fiziksel sağlığı ve iyi olma halini olumlu yönde etkilediği bilinmektedir.
Kaynak: Türkiye Beslenme Rehberi, Türkiye Fiziksel Aktivite Rehberi